Hattat Seyyid Kasım Gubari
Hattat Seyyid Kasım Gubari Diyarbakır’dan İstanbul’a gelmiş, Şerif Abdullah Efendi’den sülüs ve nesih yazıyı meşk etmiştir. Şeyh Hamdullah Efendi’nin damadı Şükrullah Halife’den yazı öğrenen İstanbullu Şerif Abdullah Efendi’den sülüs ve nesih meşk etmiştir.
Seyyid Kasım Gubâri, dört âyet ve on beş kelimeden oluşan İhlâs Sûresini bir prinç tanesi üzerine yazma mahareti gösterdiği için “Gubâri” lakabını almıştır. Medrese eğitimi gören Kasım Efendi, Süleymaniye Müderrisi iken Cemaziyelahir 1027/Haziran 1618’de Nakibüleşraf olmuştur. Bu göreve getirilişi dolayısıyla şâir Hâşimi şu tarihi düşürmüştür:
“Kâsım efendi şimdi nakib oldu izzetle, 1027”
Bu görevinden sonra Mekke ve İstanbul payelerini elde etti. Cemâziyelahir 1034/Mart 1625 tarihinde vefat etti. Kabri Eyüp Sultan Türbesi haziresindedir. Kendisinin âlim ve tatlı bir zat olduğu nakledilmiştir. Sultan I. Ahmed’in yaptırdığı Sultanahmed Camii’nin celî sülüs yazıları kendisinindir. Tabii bu camiinin, sıva üzerinde bulunan yazıları 1976-1988 restorasyonunda yenilenmiş ve bir çoğu yeniden yazdırılmıştır. Bu sebeple, Kasım Gubâri yazıları olarak sadece, mermer üzerine hakkedilmiş celî sülüs hatlar kalmıştır. Hattat Seyyid Kasım Gubari
(Müstakimzâde, 285; Ayvansarâyi, 19; Sicill-i Osmani, IV/48; Rado, 93.)
Kaynak: Dr. Süleyman Berk, Eyüplü Hattatlar, Eyüp Sultan Belediyesi Yayınları.
İletişim & WhatsApp
+90 532 235 30 74
Bir eşyanın antika olabilmesi için illaki eski olması yeterli değildir. Aynı zamanda nadir bulunması ve zamanın veya döneminin belirli izlerini yansıtması gerekmektedir. Belirli kriterler ve özellikler alınacak antika eşya için özel anlam taşımaktadır. Özel sanatkarlık veya işçilik gibi vasıfların görülebildiği, nadir ve paha biçilmez olması durumu da göz ardı edilmez.
Uluslararası arena da sergilenen ve büyük müzayedeler de satışa çıkan birçok antika eserini İstanbul takip ederler. Kimi zaman hobi olarak başlayan bu işin bir anda meslek haline dönüşmesi de kaçınılmaz bir tecrübedir. Üsküdar antika eşya alan yerlerden veya bu tür antika eserlerin takibini yapan koleksiyoncular bunu bir meslek haline getirmişlerdir.
Antika; geçmişten günümüze ulaşmış değerli eşyalar olarak nitelenir. Ancak her eşya antika sayılmadığı gibi tarihi eser niteliği taşıyan çok eksi eşyalarda antika sayılmaz. Özellikle toprak altından çıkan eşyaların, antika olduğu düşüncesi yanlıştır. Antikaların döneminde de kıymetli ürünler olması bu zamanda da kıymetini arttırır. Döneminde değerli olmayan bir eşyanın; yüzyıl sonra değerli bir antikaya dönüşeceği kesin değildir.
Eski uygarlıkları temsil eden; onlar ile bir bağı olan veya kişilerin bilmediği ata yadigarı olarak saklanan büyük değeri olan birçok sanat eserini şans eseri bulabilirsiniz. Unutulmamalı ki; her eski eşya kıymetli ve değeri olan bir eşya olarak adlandırılamaz. Belirli bir anlam ifade eden nadir veya dünya üzerinde bir başka örneği olmayan eşyalar için Antika kelimesini kullanabiliriz. Elde bulunan eşya üzerinde tarih koktuğunu söylememiz de abartı olmaz.
Her ilde bulunan ve eski tabirle bitpazarı olarak tabir edilen yerlerde bulunan eski ve zamanın işlemeli mobilyaları. Farklı objelerin tamir ve bakımını yapan ustalar sayesinde antikacılık ilerlemiştir.
Antika olarak belirlenen eserler veya objeler kimi zaman insanların büyük merak konusu olur. Kimi zaman ise ilerideki dönemlerde değerlendirilecek bir meta haline gelmiştir.