İznik Çini Sanatının ana hatlarının oluşmaya başladığı Anadolu Selçukluları dönemindeki ilk en önemli teknik gelişme, sırlı tuğla tekniği ve düz renkli çinilerdir. Bu dönemin renkleri firuze, kobalt mavi, patlıcan moru ve siyahtır. Bu renklerde üretilen sırlı ve sırsız tuğlalar, değişik düzenlemelerle, yatay, dikey, zikzak veya diyagonal kompozisyonlarla kullanılır. Yine Anadolu Selçukluları tarafından çini sanatına getirilen bir diğer yenilik de Mozaik Tekniğidir. Geometrik kompozisyonların oluşturulduğu bu teknikte, bitkisel motifler, kufi ve sülüs yazılar kullanılmıştır.
16.yüzyıl ortalarına kadar süren bu teknikte renkler yine kobalt mavi, patlıcan moru, firuze ve siyahtır. Sözünü ettiğimiz bu tekniklerin dışında, sivil mimaride ve saraylarda kullanılan farklı tekniklerle de karşılaşmaktayız. Bunlar minai, sıraltı tekniği ve lüster tekniğidir. Minai tekniğinin en yetkin örneklerine, Konya Alaadin Sarayı’nda rastlanır. Minai tekniğinde üretilen bu çiniler, mor, mavi, firuze, yeşil, kırmızı, kahverengi ve siyahtır. Bu teknikte boyaların bir kısmı sıraltına işlenir, bir kısmı ise sırüstüne işlendikten sonra ikinci kez fırınlanır. Bu teknikte tema, saray hayatını anlatan minyatürlerdir. Firuze, kobalt, yeşil, mor ve siyah renkler kullanıldığı sıraltı tekniğinin en güzel örnekleri Kubadabad Sarayı’nda görülmektedir. Bu teknikte, boyalar sırrın altına işlenir ve sonra fırınlanır Bitkisel desenlerin yanısıra insan ve hayvan motifli bu çiniler, dünya sanat tarihinde önemli yer tutmaktadır.
Lüster Tekniğinin en güzel uygulamaları yine Kubadabad Sarayı’nda bulunmuştur. Kahverengi ve sarı tonlarındaki bu teknikte, gümüş ve bakır alaşımlı bir karışım sırüstüne sürülür ve ikinci kez fırınlanır. Bitkisel desenlerin yanısıra, insan ve hayvan motifleri de göze çapmaktadır.
Antika Çini Alan Yerler
Ayrıca Anadolu Selçuklularında kare, altıgen ve üçgenlerden oluşan düz ve yaldızlı çiniler de duvar süslemelerinde kullanılmıştır. Çinicilik açısından sönük geçen Beylikler Döneminin ardından, Anadolu Selçukluları’nın parlak dönemi, Osmanlılar Dönemi’nde sarayın büyük desteği ile gelişmiştir. Bu gelişim farklı tekniklerin, renk ve desenlerin oluşmasına yol açmıştır. Osmanlı Dönemi çiniciliğine geldiğimizde, ilk olarak renkli sır tekniği ile karşılaşırız.İlk örneklerini 14. Yüzyıl sonu 15. Yüzyıl başlarında gördüğümüz bu teknikte beyaz astarlı kırmızı hamur kullanılır. Desenler basılarak veya kazılarak işlenir ve üzeri renkli sırla boyanır. Desenler bitkisel motifler, küfi, sülüs yazı ve süslemelerden ve geometrik motiflerden oluşur. Firuze, kobalt, leylak, sarı, siyah, fıstık yeşili, altın yaldız gibi çok farklı renklerden oluşan bu çinilerin en güzel örnekleri Bursa ve Edirne’deki camilerde görülür. Erken Osmanlı Dönemi’nde, Selçuklu geleneğini sürdüren, günlük yaşantıda kulanılan İznik yapımı seramikler de vardır.